‘Guardians of the Galaxy: Vol. 2’ İnceleme

Marvel’ın bu sene vizyona girecek olan 3 filminden ilki seyirci karşısına çıktı. İlk filmle beraber herkesin düşük beklentilerini yerle bir eden James Gunn, serinin yeni halkasında yine mükemmel bir iş çıkarmış.

Filmin üzerinden biraz yüzeysel olarak geçmek gerekirse, 200 milyon dolarlık bütçeyle James Gunn görsellik olarak harikalar yaratmış. Filmin müzikleri yine ilk filmde olduğu gibi 70’lerin fazla ön planda olmayan fakat beğenilen şarkılarından seçilmiş, Awesome Mix Vol. 2 adını taşıyan soundtrack listesi bir kez daha Guardians of the Galaxy ile uyum içerisinde olmuş. İlk filmin oyuncu kadrosu yine korunurken, kadroya yeni isimlerde eklenmemiş değil. Bunlar Pom Klementieff, Elizabeth Debicki(The Great Gatsby, Everest, The Man from U.N.C.L.E) ve Sean Gunn. Ayrıca 2 tane de ağır topumuz var. Sylvester Stallone ve Kurt Russell. Tango ve Cash’i yeniden bir proje içerisinde beraber görmek beni bayağı mutlu etti. Filmde ki esprilerde ilki kadar kaliteli olmuş. Film birçok sahnede yüzünüzü gülümsetmeyi başarıyor.

Peki filmin hikayesi ne anlatıyor bizlere ?

-Spoiler-

James Gunn girişte ilk filme benzer bir yol izlemiş. İlk filmin açılış sahnesinde Peter Quill’in annesini kaybedişini izlemiştik ve daha sonra müzikle beraber aksiyon dolu bir sahneyle karşılaşmıştık. Bu kez de 2. filmin açılış sahnesinde Star-Lord‘un babasını, dünyada annesiyle beraber aşk yaşarken görüyoruz ve bir sonraki sahnede yine kendimizi pat diye müzikle harmanlanmış aksiyonun içerisinde buluyoruz.

Sovereign’e koruma görevi için çağrılan ekibimiz, Sovereign gezegeninin bataryalarını tehdit eden dev yaratıkla savaşa girişir. Ayrıca burada bir parantez açacağım. Yaratığın şekli yine James Gunn’ın yönetmenliğini yaptığı Slither filmindeki canavara çok benziyor. Sanırım Gunn ufak bir gönderme yapmış. Zaten ilk filmde de buna benzer bir easter egg görmüştük. Canavar zor bir şekilde öldürülür ve Sovereign baş rahibesi Ayesha, ekibe ödül olarak Nebula’yı verir. Daha sonra yola koyulan koruyucuların başları bu seferde, Rocket’ın Sovereign bataryalarını çaldığı için belaya girer. Rocket’ın pilleri çalması yüzünden deliye dönen Ayesha, ekibi öldürmeleri için Sovereign savaş gemilerini, koruyucuların uzay gemisine saldırtır. Ekip, birdenbire ortaya çıkan Ego‘nun yardımıyla bütün düşman filosundan kurtulur ama savaş sonrasında uzay gemilerinde oluşan ağır hasardan dolayı en yakın gezegene düşerler. Burada Star-Lord babası Ego ile tanışır.

Kurt Russell (Ego) in Marvel Studios’ Guardians of the Galaxy Vol. 2.

Ego ile beraber Marvel Sinematik Evreninde bir başka yeni karakterle de tanışıyoruz. Mantis. Mantis, Ego’nun uykuya dalmasını sağlayan ve dokunduğu kişinin hislerini algılayan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Daha sonra Ego, Peter’ı kandırıp kendi yarattığı gezegenine götürür. Bu arada Peter ise uzun bir süreden sonra babasını bulmanın sevincini yaşarken, Gamora ve Nebula aralarında geçen ufak bir kavganın ardından gezegende ters giden birşeyler olduğunu anlarlar. Daha sonraları ise Ego’nun karanlık yönleri ortaya çıkmaya başlar. Ego, Peter’ı kendi hakimiyeti altına almaya çalışır ve bunu bir süre olsa da başarır.

Ego’nun evrendeki tek amacı yaşam olan her gezegende kandırdığı bir dişiyle çiftleştikten sonra o gezegene bıraktığı tuhaf bir bitki(?) ile yaşam olan gezegenleri, kendi gezegeni haline getirmek olduğunu anlıyoruz. Peter’ı hakimiyeti alan Ego, Peter’ın annesine tümörü yerleştiren kişinin kendisi olduğunu söyler. Star-Lord ise Ego’nun annesine yaptığını duyunca anında babasını silahlarıyla parçalamaya başlar.  Daha sonraları ekiple, Ego arasında kıyasıya bir savaş başlar. Aynı zamanda Sovereign gemileride, Ego’nun gezegenine ulaşmış durumdadırlar. Büyük bir savaşın sonunda Ego, Baby Groot‘un bombayı gezegenin kalbine koyup patlatmasıyla son bulur. Gezegen yıkılırken, Yondu’da son uzay giysisini Peter‘a vererek kendini feda etmekten çekinmez.

Guardians Of The Galaxy Vol. 2..L to R: Yondu (Michael Rooker) and Rocket (voiced by Bradley Cooper)..Ph: Film Frame..©Marvel Studios 2017

Gelelim filmin bence asıl yıldızı olan Yondu’ya. Karakterin en büyük artısı, canlandıran kişinin Michael Rooker olması. Yondu‘nun, Peter için filmin sonunda kendini feda etmesi büyük bir süpriz oldu. Peter’ı aslında her zaman oğlu olarak gören Yondu’nun, Quill‘i Ego’dan neden uzak tuttuğunu da filmde anlamış oluyoruz. Ölümü üzerine düzenlenen cenaze sahnesinde kendisine sırtını dönen yağmacıların, Yondu’nun büyük fedakarlığından dolayı onu tekrar aralarına almaları, arka planda çalan Cat Stevens‘ın Father & Son şarkısı ve o an yaşanan görsel şölen bir harikaydı. İlk filmde de her ne kadar tam olarak ölmese de Groot’un fedakarlığını görmüştük. Gunn diğer Marvel filmlerinin aksine, karakterleri habire diriltmek yerine cesur bir şekilde onları duygusal bir şekilde ve hak ettiği saygıyı vererek öldürmeye devam edecek gibi görünüyor. İlk filmde ilk başlarda kimsenin tahmin etmediği Groot aslında filmin kahramanıydı. Bu filmde ise aynı şekilde belki ön planda ekibimiz ve Ego vardı fakat asıl kahraman yine arka planda olan Yondu oldu.

Elbette filmin eksi yanlarıda bulunmakta. Film özellikle senaryoda fena çuvallamış. Bu kadar basit birşey beklemiyordum. Nebula ve Gamora arasında geçen diyaloglar ise ciddi derecede insanı bunaltıyordu. Ayrıca Nebula’yı bu hale getirenin Thanos olduğunuda bu diyaloglardan öğreniyoruz. Filmin kötüsü Ego ise filmde bir Celestial olarak tanımlanmış. Marvel evreninde Celestials‘ler muazzam bir güce sahip ırk hatta bir nevi tanrılardır fakat buna rağmen Ego’yu tek filmde öldürmek gibi büyük hata yapılmış. Drax ise diğer karakterlere göre biraz arka planda kalmış ve bir komedi karakteri olarak kullanılmış. Mantis’le aralarında geçen diyaloglar çok eğlenceli olsa da, ben biraz daha ağır ve oturaklı bir karakter bekliyordum.

Filmde ilk Guardians ekibi de vardı. Filmin en çok merak edilen taraflarından biriside Sylvester Stallone‘un rolüydü. Fragmanlarda bile kendini göstermeyen yıldız oyuncu, karşımıza orijinal koruyuculardan olan Stakar Ogord rolüyle karşımıza çıktı.

-Marvel Sinematik Evreninden alıştığımız after credits sahneleri bu filmde de bulunmakta fakat bu sefer 1 veya 2 değil, tam 5 tane sahne bulunuyor.

İlk sahnede Kraglin’in, Yondu’nun sihirli okunu yönetmeye çalışmasını ve beceremeyip oku Drax’e saplamasını görüyoruz.

———————————————————————————————————————————

2. sahnede orijinal Galaksinin Koruyucularını görüyoruz. 

———————————————————————————————————————————

3. sahnede birçok kişinin Marvel Sinematik Evreninde görmek istediği bir karakter var. Adam Warlock. İlk filmde de Koleksiyoncu’nun sahnesinde kozasında görünen Warlock’un doğum kozası şu an Sovereign halkında ve Ayesha bütün bu olanların üzerine ekipten intikam almak istiyor. 3. filmde Adam Warlock’u göreceğimiz James Gunn ve Kevin Feige tarafından doğrulandığına göre artık geriye beklemek kalıyor.

———————————————————————————————————————————

4. sahnede Star-Lord’u takmayan ergen bir Groot görüyoruz. Aslında bu sahne pek bir şey ifade etmese de bu sahneden anladığımız yegane şey, Infinity War sırasında bebek bir Groot izlemeyeceğimiz.

 ——————————————————————————————————————————–

Son sahnede büyük bir bomba var. Birçok Marvel fanı Stan Lee’nin filmlerde gözükmesiyle alakalı olarak kendisine One Above All desede, son sahnede öğreniyoruz ki Stan Lee aslında bir Watcher! Sahnede kendisini diğer Watcher’lar ile konusurken görüyoruz. Tabi diğer Watcher’lar, Lee onlarla konuşurken pek oralı olmuyorlar. 🙂

Kısacası James Gunn bu filmin de altından kalkmayı başarmış. Darısı 3. filme artık. Karakterlerin iç dünyası filmin içerisine çok güzel harmanlanmış. Espriler çok başarılı. Müzikler ve atmosfer sizi bir an bile sizi sıkmıyor. Guardians of the Galaxy Vol. 2 kesinlikle IMAX’de tecrübe etmeniz gereken ve Marvel Sinematik Evreni içerisinde izlediğim en eğlenceli filmlerden birisi oldu.