God of War İnceleme

Kratos, yeni maceralara yelken açıyor…

Bu inceleme spoiler içermektedir.

Kanlı ve öfkeli geçmişini bir kenara bırakarak, İskandinav dünyasında yeni bir yaşama başlayan Kratos, oğlu Atreus ile gizemli ve yepyeni maceralara çıkıyor. Geçmişteki öfkesinden pek eser olmayan Kratos, bu oyunda daha durgun ve olgun bir kişilikle karşımıza çıkıyor. Eski intikam defterlerini kapatan Kratos’u, oğlu Atreus ve eşi Faye ile Midgard ormanlarının içinde mütevazı bir kabinde yeni ve sakin yaşama başlamış olarak görüyoruz.

Yeni God of War, eski serinin aksine karakter derinliğine ve gelişimine daha çok önem verirken, eski seriye nazaran daha yavaş ve dengeli bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Kratos artık intikam arzusuyla yanıp tutuşan acımasız birisi olarak değil, biraz daha yaşlı, olgun ve sakin bir baba figürü olarak karşımızda duruyor. Sakın Kratos’un biraz daha yaşlı olması sakın sizleri aldatmasın çünkü o hala bir tanrı ve yaşlandıkça daha da güçleniyor.

Oyun Kratos’un eşi Faye’in ölümüyle başlıyor. Kratos eşinin son isteğini yerine getirmek üzere Atreus ile beraber tehlikeli bir serüvene yelken açıyor. Kratos’un bu macerada ki tek amacı eşinin son arzunu yerine getirmek değil aynı zamanda Atreus’u da dışarıdan gelecek olan tehlikelere karşı eğitmesi ve nasıl hayatta kalması gerektiğini öğretmek. Atreus yalnızca bir yan karakter görünebilir fakat kendisinin hem hikayeye, hem de savaşlara olan etkisi azımsanmayacak derecede fazla. Oyun ilerledikçe Kratos ve Atreus’un arasında ki baba-oğul ilişkisinin daha da güçlendiğini gözlemliyoruz. Başlangıçta çok basit görünen bir hikaye, oyun ilerledikçe anlam kazanmaya başlıyor. Karakterlerin iç dünyaları çok başarılı bir şekilde oyuna yedirilmiş. Oyun boyunca Atreus ile girdiğimiz diyaloglar çok iyi yazılmış.

Hikayemize Midgard’dan başlıyoruz fakat gelişen olaylar yüzünden maceramız Midgard’ın da ötesine taşınıyor. Oyunun büyük bir kısmı Midgard’da geçse de, bifrost ile yolculuk yapabileceğiniz 4 tane diyar daha bulunuyor. Bunlar eşya, deneyim, para ve eşya kasabileceğiniz Niflheim, Işık ve Karanlık elflerinin bulunduğu Alfheim, kuzeyin cehennemi Helheim(Hel) ve ateş diyarı Muspelheim. Geri kalan 4 diyar ise Odin tarafından mühürlenmiş durumda, bu diyarların neden kapalı olduklarını hikayede ilerlerken anlıyoruz.

Midgard’ın büyük kısmı göl ile çevrili olduğu için seyahatlerimizi kayıkla yapıyoruz. Santa Monica Studio oyunun bu kısımlarının sıkıcı ve monoton olmasını engellemek için her kayığa bindiğimizde Atreus ve Kratos’un sohbetlerini veya Mimir’in mitoloji ile ilgili hikayelerini bizlere dinletiyor.

Mimir demişken, kendisi mükemmel bir yol arkadaşı olmuş. Yol boyunca hikayeler anlatan Mimir, bizlere İskandinav mitolojisi hakkında daha geniş bilgiler vermekle kalmıyor, savaş halinde sağımızdan, solumuzdan ve arkamızdan gelen saldırıları da bildiriyor. Bu detay çok hoşuma gitmişti. God of War, eski oyunlarına da bazı göndermeler yapmayı es geçmiyor. Bu tarz soft reboot yapımlar genellikle sinir bozucu bir şekilde ana karakterin geçmişini ve yaşadığı olayları önemsemez fakat God of War bu hataya da düşmüyor. Oyunda Kratos’un, Hell’de Zeus ile karşılaşması, ilerleyen kısımlarda Athena‘nın gözükmesi ve Kratos’un Blades of Chaos‘u tekrar kuşanması gibi eski serinin hayranlarını çılgına çevirecek muazzam sahneler mevcut.

God of War’un ağır topları her zaman sona bıraktığını biliyoruz. Bu yüzden Odin, Thor, Heimdall ve Sif gibi daha popüler tanrıları bu oyunda görmeyi isteyenler biraz hayal kırıklığına uğrayabilir. Oyunda İskandinav panteonundan Freya, Sindri, Brok ve Baldur gibi İskandinav mitolojisinden aşina olduğumuz bazı tanıdık yüzleri görüyoruz. Oyunda ki ana düşmanımız Baldur(The Stranger) İskandinav mitolojisine ilgisi olanların bildiği üzere ölümsüzlük büyüsü yapılan bir tanrı. Tabi God of War’un mitolojileri birebir aktardığını söylemek zor. Işık, neşe ve iyiliğin tanrısı olan Baldur oyunda hırslı, acımasız ve ölmeyi arzulayan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Oyunun başlangıcında Faye’in ölüm haberini alan Baldur, Atreus için geliyor fakat karşısında Kratos’u görünce işler değişiyor. Oyunun en iyi boss savaşı da burada başlıyor.

Şahsi fikrimce Baldur ana düşman olarak, yeni serinin ilk oyununda gayet mantıklı bir seçim olmuş. Hem Thor‘un kardeşi, hem Odin ve Freya‘nın oğlu olması gelecek olan devam oyunlarına daha iyi zemin hazırlamış. Oyunun sonundaki ölümü ve Freya’nın intikam yemini hikayenin de daha iyi aktarılabilmesini sağlayacaktır. Oyunda Kratos ve Atreus arasında bir baba-oğul ilişkisi işlenilirken, ana düşmanımız olan Baldur‘un da, annesi Freya ile büyük sorunları var. Freya, en sevdiği oğlu Baldur‘u ölümden bile korumak için, sonsuz ve hissizlikle dolu bir yaşama ittiği için Baldur‘un, Freya‘ya olan öfkesi geçmek bilmiyor. Baldur sıradan bir düşman olmaktan çıkıyor, karakterin motivasyonu ve hırsı oyunun hikayesine başarılı bir şekilde yedirilmiş.

Oyuna eklenen RPG sistemi sayesinde Kratos’un güç, can, runik, defans, şans ve soğutma(yenilenme) olmak üzere 6 tane özelliğini geliştirmeniz mümkün. Bunları kazandığınız tecrübe puanlarıyla, seviyenizi yükselterek veya oyunda bulduğunuz eşya/zırh/silah parçalarını demircilikle uğraşan cüce kardeşler Sindri ve Brok‘a götürerek yükseltiyorsunuz. Leviathan Baltası ve Blades of Chaos gibi ana silah yükseltmeleri için ise hikayede ilerlemeniz gerekiyor. Üstelik Kratos ile kalmayıp, Atreus’u da gelişmeniz mümkün. Kratos kadar detaylı olmasa da Atreus’un yetenek, yay ve zırhını geliştirme imkanınız var. Kendisi revenant’lara karşı en büyük silahınız olacak.

Yeni nesil God of War

Santa Monica Studio, God of War’da ki detaylara bir hayli uğraşmış gözüküyor. Savaşırken ortamın etkilenmesi, ağaçların parçalanması, Kratos’un ortamın durumuna göre kar, kan ve çamura bulanması gibi detaylar çok iyi olmuş. Karakterlerin yüz ve yürüme animasyonları gayet başarılı. Bunda oyunda kullanılan hareket yakalama teknolojisinin büyük payı var. Hatta Kratos’un rüzgarda dalgalanan sakallarını bile görebilirsiniz. Ayrıca oyuna Atreus’un soğuk yerlerde üşümesi veya ateşli bir yer bulunca oturup ısınmaya çalışması gibi minik detaylarda eklenmiş. Oyunun görselliğinden ise fazla bahsetmeye gerek yok. Midgard ve oyunda bulunan diğer diyarlar, ufak doku hataları dışında tam bir sanat eseri gibi gözüküyor. Bununla bitiyor mu peki ? Hayır. Oyunda tek bir yükleme sahnesi, kamera kesimi veya ara sahne bulunmuyor. Santa Monica bu konuda işi bir adım daha öne taşımış. God of War bir oyundan ziyade, sinematik bir film gibi kesilmeden devam ediyor. Bu detay ve efektler oyunculara gerçekçi bir God of War deneyimi sunuyor.

Oyun dövüş mekanikleri açısından, serideki oyunlar arasında en akıcı dövüş mekaniklerine sahip. Faye’den, Kratos’a miras kalan Leviathan baltası oyun boyunca size eşlik edecek yeni ana silahınız. Leviathan Axe, Blade of Chaos/Exile‘a göre daha oturaklı ve yakın dövüşe daha yatkın bir silah olmuş. Üstelik sadece balta darbeleriyle değil, aynı zamanda kuşandığınız rünler sayesinde farklı tarzda büyüler kullanarakta karşınızdaki düşmanları öldürebilirsiniz. Baltanızı aynı zamanda düşmanlara fırlatabilme özelliğinizde bulunuyor. Düşmanlara fırlatılan balta onların bir süreliğine donmasını sağlıyor. Leviathan baltasını geri çağırma dinamiği o kadar pürüzsüz ve doğal olmuş ki, Dualshock 4’un titreşimi ve her seferinde o hazzı vermesi bile çok iyi. Kendinizi bazen Thor gibi hissedebilirsiniz. Düşmanları öldürürken Kratos’un bitirici vuruşlarını da unutmak olmaz. Bitirici vuruşlar yeni seride de yer alırken, eski seride ki sinir bozucu Quick Time Event derdiniz artık yok. Şunu da belirtmem gerek Kratos’un bitirici vuruşları çok sınırlı kalmış. Bir süre sonra sürekli aynı animasyonları görmekten sıkılabilirsiniz. Yetenekleriniz sadece bununla da kalmıyor. Kratos’un hiddet barı dolduğunda eski oyunlardan aşina olduğumuz Spartan Rage‘i aktif edebilirsiniz. Can barınız bu sürede dolarken, Kratos ile de karşınıza çıkan düşmanları darmaduman edebilirsiniz. Oyunda yapabileceğiniz bolca kombo ve dövüş yeteneği bulunmakta bu sayede savaşırken hiçbir zaman düşman pataklamaktan sıkılmayacağınızdan emin olun.

Oyunda ki bir diğer yenilik kamera açısı. Eski serinin aksine kamera açısı omuz üstü tercih edilmiş. Serbest kamera açısı sayesinde özgürce etrafımızda olan bitenlere bakabilir ve manzaranın güzelliğine kendinizi kaptırabilirsiniz. Biraz Arkham tarzı God of War’a yakışmış.

Elbette böylesine kaliteli bir oyunun müziklerine de değinmeden olmaz. Bear McCreary’nin bestelediği, İskandinav ezgileriyle harmanlanmış God of War OST’leri, bizleri oyunun dünyasına büsbütün sokuyor. Eğer şimdi bir göz atmak isterseniz, hemen sizi şuraya alalım.

God of War’un en çok göze batan eksikliğiyse boss dövüşlerinin önceki oyunlardaki gibi çeşitli olmaması. Boss’ların birçoğunun birbirine benzemesi ve saldırı mekaniklerinin yetersiz kalması oyuna yakışmamış. Ben bunu biraz da yeni bir serinin başlangıç oyunu olduğu için haklı buluyorum diyebilirim. Santa Monica Studio devam oyunlarında, eski seriden alışık olduğumuz görkemli boss dövüşleriyle bu konuda bizleri tatmin edecektir. Oyundaki bir diğer can sıkıcı durum ise Niflheim’ın sadece deneyim ve eşya kasılacak bir yere dönüştürülmüş olması. Üstelik birde zaman sınırı var. Niflheim’ın çevresine yayılmış zehirli sisin içinde fazla vakit geçirirseniz ölüyorsunuz ve topladığınız eşya ve paralar boşa gidiyor. Bu konuda gerek oyunculardan gerekse eleştirmenlerden birçok eleştiri aldılar. Tabi bu ufak kusurlar bile, böylesine başarılı bir oyuna gölge düşüremiyor.

Geniş bir dünya ve bolca toplanabilir

God of War karşımıza eski seriden farklı olarak semi-open world bir tarzda çıkıyor. Tabi buna bağlı olarak bir haritamız var artık. Oyun bir düzine yan görev, keşfedilecek yeni bölgeler ve bolca toplanabilir eşya içeriyor. Bu da oyunun süresini eski serilere göre daha uzun kılmış. Tabi isterseniz sadece ana görevleri bitirebilirsiniz. Bunları keşfetmek size kalmış. Oyunda Nornir sandıkları, efsanevi sandıklar, Odin kuzgunları, tutsak ejderhalar, Jötnar tapınak yazıtları ve el eşyaları gibi birçok toplanabilir eşya ve gizli mekan bulunmakta. Bunlardan bazıları oyuncuların sabrını zorlayacak türde. Örneğin Odin kuzgunlarının hepsini yok etmek ve Valkyrie‘leri özgürlüğüne kavuşturmak ciddi manada uğraştırıcı ve emek istiyor. İyi bir zırh setiniz yoksa ve yükseltmeleriniz iyi değilse, üst düzey Valkyrie‘lerle savaşa girmenizi tavsiye etmem. Valkyrie’ler den konu açılmışken ufak bir ekleme yapacağım. Santa Monica Studio, Valkyrie‘leri açık saçık yapmak yerine daha görkemli ve savaşçı bir şekilde tasarlayarak doğru bir karar almış.

Oyun yan görevler açısından da iyi bir iş bir çıkarıyor. Haritanızda bulunan yan görevlerin, neredeyse ana görevlerden farkı yok. Hiçbir yan görevde sıkıldığımı hatırlamıyorum. Her bir yan görevin hikayesini dinlemek bile oyunculara ayrı birer deneyim sunuyor. Tabi bitirdiğinizde aldığınız ödülde cabası. 🙂 Ek olarak Jötnar tapınak yazıtları‘nı bulmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Her birinde hikayemizle de bağlantısı olan İskandinav mitolojisi ile alakalı nefis hikayeler bulunuyor.

Başarım listesi ve son sözler

Oyunun başarım listesine geçersek bütün Valkyrie’leri yenmek, Muspelheim sınavlarını tamamlamak ve Odin kuzgunlarını toplamak gibi birçok görev sizleri bekliyor. Platinum kupa(Father and Son) için ise oyunun tüm başarımlarını açmanız gerek.

Oyunda ayrıca bir de gizli son bulunuyor. Bu sonu görmek için Faye’in küllerini Jotunheim’ın zirvesinde serbest bıraktıktan sonra tekrar eve dönüp dinlenmeniz gerekiyor. Bu gizli sonda, Thor‘un, çekici Mjölnir’i göstererek, Kratos’a meydan okuduğunu görüyoruz. Devam oyununun başlangıcında Thor ile dövüşeceğiz gibi görünüyor. Bir diğer teori ise Thor’un yaklaşan Ragnarok için Kratos ve Atreus’tan yardım istemesi. Oyuna herhangi bir DLC çıkmadığı için bu teorilerin ne kadar doğru olduğunu gelecek oyunda görebileceğiz.

God of War, 2018 yılının Game of the Year ödülünü alarak oyun dünyasının yapı taşları arasına şimdiden girmiş durumda. 95 Metacritic puanıyla birçok kesim tarafından beğenilen Kratos’un bu yeni serüveni, bütün oyuncuların deneyimlemesi gereken bir şaheser olmuş.